Acem Kızı Türküsünün Hikayesi
Acem kızı görenleri kendine hayran bırakacak güzellikte biriydi..Bembeyaz bir teni , simsiyah saçları , toprak rengi gözleri vardı..Her zaman o iri gözlerini çekik çekik sürmeler süslerdi… Her ne kadar çok hareketli gibi görünse de bir hüzün vardı gözlerinde..Gülümserken bile gitmeyen bir hüzün…
Ali hep ovaya çalışmaya gittiğinde görürdü onu. Öyle güzeldi ki bakmaktan alıkoyamazdı kendini. Bir yandan işini yapar bir yandan da sessizce ovanın ortasında açan çiçeği izlerdi…
Acem kızı ara sıra başını kaldırır ve Ali’nin gözlerinin içine bakardı… Dudaklarında anlık bir gülümseme olur , sonra başını öne eğerdi…Bu bakış bu gülümseme Ali için dünyaya bedeldi… Geceler boyu Ali acem kızı’nı göreceği sabahları bekler ve heyecandan uyuyamazdı..
Bir gün tüm cesaretini topladı artık onunla konuşmalıydı… Uygun zamanı bekledi ve onu yalnız kaldığı bir an yakaladı ve dur acem kızı korkma dedi.. Seni her gün izliyorum. Gel benim sevdiğim ol… Acem kızı’nın gözlerinden bir damla yaş aktı ve koşarak uzaklaştı Ali’nin yanından…Ali anlam verememişti bu gözyaşlarına…
O günden sonra acem kızı hiç gelmedi… Ali korktu ona bir şey mi oldu diye… Ama çok zaman sonra öğrendi ki sevdiği kız başka bir köye ve üstelik yaşlı bir adama başlık parası için gelin verilmişti… Artık tadı yoktu yaşamanın… Ali günlerce ovada dolaştı ve bu türkü döküldü dudaklarından her soluğunda acem kızı diye haykırdı…
Acem kızı bu türküyü duydu mu ya da Ali’nin bu türküyü kendisine yazdığını biliyor mu bilinmez ama bizler yıllardır söyler ve yaşarız bu yarım kalan sevdayı…
Acem Kızı Türküsünün Sözleri
Çırpınıp da şan ovaya çıkınca
Eğlen şan ovada gal Acem kızı
Uğrun uğrun gaş altından bakınca,
Can telef ediyor gül Acem kızı
Seni seven oğlan neylesin malı,
Yumdukça gözünden döker mercanı.
Burnu fındık ağzı gayfe fincanı,
Şeker mi şerbetmi bal Acem kızı
Avrupa kurban olsun kara kaşına
İngiliz,Fransız değmez döşüne
Amerika, Belçika düşmüş peşine
Bir de Alman kurban bil Acem kızı.
Silkinip de Hanova’ya çıkınca
Eylen Hanova’da kal Acem Kızı
Uğrun uğrun kaş altından bakınca
Can telef ediyor gül Acem Kızı
Canım kurban olsun kıymet bilene
Belin ince boyun benzer fidana
Ateşine yandı Tarsus Adana
Getirdin başıma hal Acem Kızı
Silkinip de Hanova’ya çıkarsın
Misk ü amber gül yanağa takarsın
Kaş altından uğrun uğrun bakarsın
Can alır sendeki tel Acem Kızı
Yavru şahin gibi ben de döneyim
Yeleli de kıratıma bineyim
Berdül aynasında gökçek yanağın
Dudağından akar bal Acem Kızı
Canani aşık da der ki naz olur
Yavaş salın sonun belki hız olur
Mısır haznesini versem az olur
Yandım Hudey Türkü Hikayesi
Seferberlik yıllarında askere alınanlar, ya uzun yılar sonra döner, yada hiç dönmezlermiş. Hele bu gidilen yer Yemen ise, geri dönme ihtimali hemen hemen hiç olmazmış. Çünkü gidenlerin çok azı sağ olarak geri dönüyormuş. Erzincan’dan bir delikanlı, uzun yıllar sevdiği kızla nihayet evlenir. Gelinle bir hafta bile birlikte kalmadan,askere alınarak yemene gönderilir. Bunun üzerine hem gelin, hem de kendisi çok üzülür, ama; Çare yoktur, vatan hizmetine gidilecektir.
Askere giden delikanlıdan uzun bir zaman haber alınamaz. Bunun üzerine kendisinin öldüğüne kanaat getirilir. Bir süre sonrada bu delikanlının babası, oğlunun hanımını, yani gelinini kendisiyle evlenmeye ikna eder ve geliniyle evlenir. Aradan birkaç sene geçer. Delikanlı bin bir türlü meşakkat!ten sonra askerliğini bitirerek Erzincan’a döner, köyüne gider. Evine varır ki, hanımı ev damında hamur yoğuruyor. Hanımı kendisini görünce şaşkınlık geçirir ve ağlamaya başlar. Delikanlı hanımına, sevineceği yerde neden ağladığını sorar. Hanımı iki gözü iki çeşme,durumu olduğu gibi delikanlıya anlatır. Delikanlı bu durum karşısında, beyninden vurulmuşa döner. Delikanlının başına gelenlere köy halkı da çok üzülür.
Yandım Hudey Türküsünün Sözleri
Ev damına girdim aney, yandım hudey diley diley
Elleri hamur.
Gözünden akıyor bir sulu yağmur oy
Baba nerden aldın aney yandım hudey diley diley
Sen bu gelini
Odasına girdim kahve büşürür oy
Kınalı parmaklar aney yandım hudey diley diley
Fincan düşürür
Seni gören aşık aklın şaşurur oy
Baba nerden aldın aney, yandım hudey diley diley
Sen bu gelini
Odasına girdim namaz’a durmuş oy
Kaşları gözleri aney, yandım hudey diley diley
Kendine uymuş
Seni gören aşık aklın şaşurmuş oy
Baba nerden aldın aney, yandım hudey diley diley
Sen bu gelini
Keten köynek giymiş yakası nazük oy
Koluna yapturdum aney, yandım hudey diley diley
Altun bilezük
Öpmeye kıyamam sevmeye yazuk oy
Baba nerden aldın aney, yandım hudey diley diley
Sen bu gelini
Bacasından çıkmış ayvanın dal’ı oy
Yüzüne de vurmuş aney,yandım hudey diley diley
Yazmanın alı
İşte görünüyor dünyanın halı oy
Baba nerden aldın aney, yandım hudey diley diley
Sen bu gelini
Elleri kınalı aney, Yandım hudey dily diley
Taze gelini
Ne Ağlarsın Benim Zülfü Siyahım Türküsünün Hikayesi ve Sözleri
Erkan Mumcu anlatıyor:
“Hayatımın en enteresan hikayelerinden bir tanesidir. Üniversite birinci sınıf öğrencisiydim. Eniştemin evinde kalıyorum. 12 Eylül’ün en ateşli zamanları. Apartmanda da Perran Kutman’ın babası Rıdvan Amca oturuyor. En beyefendi insanlardan bir tanesiydi. Rıdvan Amca müziğe merakımı bildiği için beni Aşık Daimi’yle tanıştırdı. Bir gün karşıdaki mobilya atölyesinin kepenklerine bir pankart asıldı. “Kazım’ın intikamını alacak” gibi bir şeydi. Jandarmalar gelip, sokağı kapattılar. Pankartı alıp götürdüler. Sonraki bir akşam rahmetli Aşık Daimi, Rıdvan Amca, eniştem ve ben Fatih’te bir lokantaya gittik. Orada kafa çekecekler. Lokantaya Arif Sağ geldi, Aşık Daimi’ye hürmet gösterdi. Birden Daimi’nin “ne ağlarsın benim zülfi siyahım, bu da gelir bu da geçer ağlama” türküsü çalınmaya başladı. Masada buz gibi bir hava esti. Herkes sustu. O gün pankarta adı yazılan Kazım, Daimi’nin oğluymuş ve çatışmada öldürülmüş. Bu türküyü de oğlunun ölümünden sonra eşine yazmış. Hala dinlerken tüylerim diken diken olur.”
Ne Ağlarsın Benim Zülfü Siyahım Türküsü Sözleri
Ne Ağlarsın Benim Zülfü Siyahım,
Bu Da Gelir Bu Da Geçer Ağlama.
Göklere Erişti Figânım Ahım,
Bu Da Gelir Bu Da Geçer Ağlama.
Bir Gülün Çevresi Dikendir Hardır,
Bülbül Har Elinde Ah İle Zardır.
Ne Olsa Da Kışın Sonu Bahardır,
Bu Da Gelir Bu Da Geçer Ağlama.
Daimi’yem Her Can Ermez Bu Sırra,
Gerçek Aşık Olan Erer O Nûra.
Yusuf Sabır İle Vardı Mısır’a,
Bu Da Gelir Bu Da Geçer Ağlama.
Yöre : Erzincan
Müzik ruhun gıdasıdır. Edebiyat da öyle. Edebiyat ile müziği birleştiren en önemli faktör de şarkı sözleri. Bazı şarkı sözleri öyle değerli ki, en büyük şiirler kadar etki bırakıyor dinleyende. Pek çok şarkı sözü yazarının ozan olarak anılmasının sebebi de bu sanırız. Bazen kırgınlığımızı dile getirmek, bazen aşkımızı anlatmak, bazen de barış dalı uzatmak için şarkı sözlerine sarılırız. Bazı şarkılar dilimize takılır, nakaratını söyler dururuz ama sözlerinin gerisini unuturuz. Şimdi bütün şarkı sözlerini tek tıklamayla önünüze seren bir site var -> Sarki-Sozleri.Net
Bu SiteYerli ve yabancı şarkı sözlerini, sanatçıların biyografilerini, şarkı sözü notalarını, müzik haberlerini, akor-tab bilgilerini ve popüler şarkıların çevirilerini www.sarki-sozleri.net'te bulabilrisiniz.
sonunda müzik ödevi bitti (ve bizim müzik hocası din dersi işliyo .d )